UNUTUR MUYUM?
-Üzerimde Mustafa'nın bin yıllık uzun kollu tişörtü, üstelik kusmuklu, altımda beş senelik taytım ve yamulmuş nike'larım, kolumda ise leopar desenli postacı çantamla, Marina'nın ordaki çocuk parkında, sınıf annelerinden en bakımlısı ile karşılaştığım akşamı.
-Saçlarımdan bahseden iş arkadaşımın, ''Önce güzelce bir yıka'' demesini..
-Saç taramak ve diş fırçalamak için işe gelmeyi beklediğimi, çoğu zaman bu işler için tuvalete gidene dek aynaya bakmadığımı, bakınca da şok geçirdiğimi..
-Uykusuzluktan geberirken sabahın beşinde kalkıp Emre ile arabacılık oynadığımı, hafta sonları sadece sokak köpeklerinin olduğu ıssız ara yollarda, bisiklet / skutır keyfi yaptığımızı.. Pepe'nin şarkılı, türkülü, oyun havalı bölümlerini tekrar tekrar izlediğimi.
- Umutsuzluktan saçmaladığım anları, travmatik anıları..
-Evin depoya dönüştüğü son beş yılı..
Daha nicelerini ; unuturum değil mi?
Bütün bunlara rağmen kendimi ne kadar mutlu hissettiğimi (her zaman değil!) unutmam ama, değil mi?
3 yorum
Ah ne güzel yazıydı çok benzeşiyoruz bazen aynaya en son ne zaman baktığımı unutuyorum :))
YanıtlaSil:) İlk üç-dört yıl bütün anneler birbirine benziyor galiba. Tabi bazı süper anneler hariç:)
YanıtlaSilİkincinin avantajı ,bu günlerin geçeceğini ummuyorum sadece ; biliyorum da.Ne yapalım, tadını çıkartmaya çalışmak en doğrusu.
Kolay gelsin size de..
Unutma, unutulanlar unutanlari.. Hahaha:))) imza: uykusuzluktan beyni sulanan anne
YanıtlaSil