Son Oyun, Ahmet Altan

Yazar Salı, Temmuz 19, 2016


Bir ara 'Isınamadığım kitaplar' diye bir yazı yazmış , orada anmıştım Son Oyun'u. Bir türlü sarmamıştı beni ilk sayfalar. Bu yaz elime ne geçerse, nereden ne duyarsam okuduğum bir yaz oluyor. Elimde kitap kalmayınca kitaplığıma baktım ve bir şans daha vermek istedim.

Özetle çok ama çok beğendim. Ahmet Altan roman yazma işinde çok başarılı. Bu elektrikli günlerde aklımda onun İsyan Günlerinde Aşk'ı dönüp duruyor. Dilevser'le Hüseyin Hikmet'in isyan çıktığında köşkün kütüphanesine kapandıkları bir sahne vardı. Feci derecede o sayfaları okuyasım var.

Son Oyun'da kahraman bir yazar. Yeni bir roman yazabilme arzusuyla Ege'de bir kasabaya yerleşiyor. Eşyalı bir ev tutuyor ve yavaş yavaş kasabadaki herkesle tanışıyor, ileri gelenlerle yemek yiyor, içki içiyor vs.

Uçakta tanıştığı Zuhal'le sanal dünyada bağlantı kuruyor ve görüşmeye başlıyorlar. Daha ilk sohbetlerinden birinde kadının kasabanın belediye başkanı Mustafa'ya aşık olduğunu itiraf etmesi işleri biraz karıştırıyor.

Uzunca bir süre  web kanalıyla konuşup, birbirlerinin en derin sırlarını, karanlık köşelerini öğrendikten sonra kasabaya yakın bir otelde buluşup birlikte oluyorlar ve yazar için tuhaf zamanlar başlamış oluyor çünkü Mustafa ile de görüşüyor, Zuhal'den bahsediyorlar vs.

Kasabanın tepelerinden birinde yıkık bir kilise var ve tüm kasaba yıkıntıda devasa bir hazine olduğuna inanıyor. Aslında herkes hazineyi kendisi çıkarmak istiyor ve sürekli tepeyi gözetliyor. Mustafa'nın bir gece o tepeye dozer vb çıkarması özellikle en güçlü iş adamlarından Raci Bey'le arasını açıyor ve gizli düşmanlık açığa dönüşüyor.

Bu arada Zuhal'le buluşmaları ve samimiyetleri giderek artan yazar, hayatında ilk kez bir kadına bu kadar bağlanıyor. Onunla aynı evde yaşamayı, yaşlanmayı düşünüyor fakat yalnızlığından ve diğer kadınlardan vazgeçme düşüncesini bir türlü tam olarak kabullenemiyor. Raci Bey'in işveli-cilveli eşiyle de ilişki kuruyor.

İşler giderek sarpa sarıyor ve roman bir cinayetle sonlanıyor.

Kurgu ve olaylar çok karmaşık-şaşırtıcı değil. Altan kadınlar /erkekler ve duygular konusunda çok başarılı. Örneğin:

Son Oyun, Ahmet Altan


Sevdiğim bir kaç alıntı daha:

''..internette yazışıyorduk. Sınırları olmayan bambaşka bir evrendi orası, her şey mümkündü. İnsanlar her gün ,her gece başka birisi olarak doğabiliyor, başka biri olarak yaşayabiliyorlardı. Sonsuzlukta dolaşan bir uzay gemisi gibi dünyanın kurallarından, ölçülerinden, alışkanlıklarından uzaktın. ''

''..asıl şaşırtıcı olan hayatın içinde bulunmayan, görülmeyen, konuşulmayan gerçeklerin, bu hayal aleminde ortaya çıkmasıydı. Sanal denen yer gerçeklerle doluydu.'' 

'' Sonra da sevdim kitapları. Yalnızlar sever edebiyatı bilirsiniz.''

''Bir kadınla konuşmak , içi bin bir çeşit süs eşyasıyla dolu bir dükkana girmek gibi gelir bana, o kadar değişik konuları, dedikoduları, gizli küçük kıskançlıklarıi kendileriyle ilgli dertleri vardır ki almayacağın ama kaldırıp bakmaktan sıkılmayacağın küçük süs eşyalarıyla oynamaya benzer onlarla konuşmak.''



havuz başında Ahmet Altan keyfi
Ben çok sevdim ama Altan'ın tarzına aşina değilseniz hoşlanmayabilirsiniz de..Garanti veremiyorum doğrusu.

Benzer Yazılar

4 yorum

  1. Özenli kitap yorumu için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Ahmet Altan konuşsun ben dinleyeyim. Bir de onun kelimelerin sonunu değişik tonlaması var ya hani :) Seviyorum üslubunu. Henüz hiçbir kitabını okumamış olmam da ayrı bir ayıp :) Başlangıç için bu iyi olabilir. Sevgilerimle ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emine hanım, hoşgeldiniz. Başlangıç için önermiyorum. Biraz monologvari. Kılıç Yarası Gibi kesinlikle daha kolay ve keyifle okunuyor. TUhaftır; konuşmasını hiç dinlememiş olabilirim.

      Sil
    2. Tamamdır. Sen konuşmasını dinle, ben Kılıç Yarası Gibi'yi okuyayım :) Çok teşekkürler ❤

      Sil