Berlin 1.gün; Duvar, Checkpoint Charlie, Dom

Yazar Pazar, Mayıs 29, 2016 ,

berlinde gezilecek yerler
Kardeşimin özene bezene çektiği resimlerden biri
Düğün ve Münih'den dönüşün yorgunluğunu atmadan erkenden düştük yollara. Bu sefer gezmek için geldim dedim defalarca. Planımızı, Doğu Yakası Galerisi, Checkpoint Charlie, Mokkabar ve Dom'u gezecek şekilde ayarladık.

7 yuroluk günlük biletle metroya bindik. 1-2 aktarma yaptık ve bir yerde sorarak East Side Gallery'yi bulduk. Özetle 1989'da yıkılan Berlin Duvarı'ndan kalan 1.3 km'lik duvarı 1990'da 105 ressamın boyaması ile oluşmuş. Resimlerin genel teması özgürlük ve duvarın insan ruhunda yarattığı travma. Er ya da geç her diktatörün devrileceğinin, insanın en temel ihtiyacı olan özgürlüğe ulaşmak için mutlaka bir yol bulacağının anıtı olan bu yapı görmeye değer.


berlinde gezilecek yerler
Hava gayet soğuk, belli oluyor mu?

Öpüşen iki politikacı resmine her yerde rastlamak mümkün. Birkaç kez araştırdım ama aklımda kalmadı kimdiler, neydiler diye. Vikipediye bakabilirsiniz ayrıntı için.







Tanrı neye benziyor? Siyah bir kadın. 

Berlin duvarı deyince benim kafamda pek bir şey canlanmıyordu. Pink Floyd'un The Wall şarkısını duyduğumda aklıma geliyordu en fazla ki alakası yokmuş duvarla şarkının. Bir sonraki durağımız Checkpoint Charlie'de bu yüzden epeyce şaşırdım.  Duvarın ayırdığı doğudan batıya geçmek için bir sürü insan ölmüş. Bir kanal varmış ve kanaldan batıya geçişleri engellemek için su altına çivili metal perdeler koyulmuş vs. Viki şöyle diyor bu nokta için: Checkpoint Charlie (Çarli Kontrol Noktası), bölünmüş Berlin'de Doğu-Batı geçiş noktası olarak kullanılan geçiş kapısıdır. Bu geçiş kapısı sadece müttefik askerleri, büyükelçiler, bu kişilerin aileleri, yabancılar, Federal Almanya'nın Demokratik Almanya'daki temsilcileri ve çalışanları ve Demokratik Alman üst düzey yöneticileri tarafından kullanılabiliyordu.

Checkpoint Charlie müzesine giriş 12.5 yuroydu. Sesli kayıt da paralıydı yine de ısrarla girmek istedim. Dünyada yükselen trend olarak ''Ürüne değil deneyime para vermek'' felsefesini çok değerli ve anlamlı buluyorum. Müzeye verdiğim 30 yuroyu bir ayakkabıya verseydim elimde sadece eskiyip atılacak bir ürün olacaktı, şimdi Berlin duvarıyla ilgili bir sürü fikrim ve duygum var.

berlinde gezilecek yerler
Checkpoint Charlie (Çarli Kontrol Noktası)


berlinde gezilecek yerler
Checkpoint Charlie (Çarli Kontrol Noktası) müzesinden bir görüntü. İnsanlar Batı yakasına geçebilmek için arabaların içindeki müzik sistemine , benzin depolarına filan saklanmışlar

berlinde gezilecek yerler
Berlin Mokkabar
Duvar ve Checkpoint'den sonra bir molayı hak ettiğimize karar vererek kardeşimin methini çok duyduğu Mokkabar'a gittik. Gündüz vakti mumlar yanan gayet hoş, daha çok gençlerin takıldığı mekanda vegan kahvaltı söyledik. Bizde masada ne kadar çok tabak varsa kahvaltı o kadar zengin kabul edilir, Berlin'de herşeyi aynı tabağa koyarak bulaşıktan tasarruf ediyorlar sanırım. Özellikle meyveler çok lezzetliydi, genel olarak sevdim Mokkabar'ı.


Sonraki durağımız Berlin Katedrali yani Dom. Son derece gösterişli olan yapıyı bu sefer adam akıllı gezmeye niyetliydim. Giriş ücretli, 7 yuro idi sanırım. Ana kubbenin etrafına tırmanmak için 267 basamaklı bir merdiveni çıkmanız gerekiyor. Değer mi? Eğer Reichstag yani parlamento binasına çıkıp Berlin'e kuşbaşı bakacaksanız şart değil ama Reichstag programınızda yoksa değer bence.





Dom'dan kuşbakışı Berlin

Dom'un tepesinden televizyon kulesi 

Dom'un merdivenlerine imzamızı bıraktık

Aşağıdaki iki resim Humboldt üniversitesi girişinden. Dom'a giderken önünden geçtik. Bu kocaman ,pembe çiçekli ağacın adını bilmiyorum ama enfes bir görüntüydü. Böyle tarihi bir okulda hoca olduğumu, gencecik insanlarla çevrili olduğumu hayal ettim bir an..



Dom'dan sonra methini çok duyduğum, devasa cam kubbesi ile göz alıcı parlamento binasına çıkmak için ne yapmak lazım diye sormaya gittik. Uzunca bir kuyruk vardı, o kuyruğa girip ertesi gün için rezervasyon yaptıracakmışız. Battı balık yan gider deyip sıraya girdik. Çiseleyen yağmur altında yaklaşık 1.5 saat bekledik. Bol bol anlattık, güldük. Sıramız geldiğinde pasaportlarımızı verdik, çocukların adını da yazdırdık.

Gezme tozma işi bitince dönüş yoluna koyulduk. Bir otobüsten indiğimizde karşımıza alttaki resimdeki kafe çıktı. Adını bilmiyorum, ama berjerleri, yumuşak ışıkları ve şöminesi ile bizi çok cezbetti. Epeyce oturduk, muhabbetin dibine vurduk.

Ayaklarımıza kara sular inmiş olarak eve döndüğümüzde bir günde bu kadar çok yer gezmiş olmamıza biz bile şaşırdık.




Not: Şu linkte epeyce güzel ve felsefik yazılar buldum Berlin'le ilgili.

Benzer Yazılar

0 yorum