SANATSAL SONBAHAR ; YEDİGÖLLER

Yazar Perşembe, Ekim 31, 2013









Yedigöller yıllardır gitmeye niyetlendiğim bir bölge. Üstelik annemlere bir saat mesafede.  Bayram tatilini uzatınca abimin de heveslendirmesi ile güneşli ,güzel bir günde yollara düştük. Çocuklarla birlikte elbette.Emre'nin uyuması ümidi ile öğle saatine yakın çıktık evden.Yaklaşık 1 saatte ulaştığımız Bolu'da bizi kötü bir sürpriz bekliyordu ; yol çalışma nedeni ile kapalıydı. Geri dönüp alternatif bir yola girdik ama evdeki hesap çarşıya uymadı ve oldukça virajlı ,midemizi altüst eden, neredeyse 3 saat süren bir yolculuk sonrası Yedigöller'e ulaştık. Sevindirici olan Emre'nin 1.5 saat kadar uyumuş olmasıydı. Uyandığı andan itibaren ise sürekli ''Gelmedik mi?'' diye sorarak bizi bunalttı sağolsun.

Ulaştığımız noktada ise tüm yolculuk zahmetini unutturan enfes bir manzara vardı. Sonbaharın eşsiz senfonisini dinlemek işte burda sonuna kadar mümkündü. Abim bize sürpriz yaparak tazecik ekmek ve sucuklar çıkardı bagajdan. Üstelik bizden önce ateş yakmış bir beyefendinin yardımıyla çabucak hazır etti sucuk-ekmeklerimizi.Eren'in ağlaması, emzirme vs derken ben arabadan hemen inemedim. İndikten sonra annem Eren'i devraldı ve ben yıllardır hayal ettiğim rüyanın içine daldım.


Bu resmi çektiğim noktada harika bir ana tanık oldum.Gökyüzünden yağmur gibi yağan yapraklar üstlerine vuran güneş ışığı ile altın rengindeydi ve aralıksız  düşüyorlardı suyun üzerine. Öyle bir andı ki '' Yaşamak çok güzel '' dedim kendi kendime. Mırıldandım Cahit Sıtkı'nın o enfes dizelerini :

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!

Eve döndüğümüzde üstüm başım ve dahi abimin arabası Eren'in kusmuklarına bulanmıştı.Çok yorulmuştuk ve Emre'yi yol boyunca oyalama çabalarından başımıza ağrılar girmişti.Uzun saatler kendimize gelemedik ama değdi mi? Kesinlikle EVET!
 

Benzer Yazılar

0 yorum