Kurban Bayramı 2015 ve Diğer Şeyler

Yazar Pazartesi, Eylül 28, 2015 , ,

sanal dünyadaki arkadaşlarımdan Ebru'nun gönderdiği teselli notu :)

20 eylül pazar günü Emre ve babası babaanneye gitti. Ben olmadan bir hafta geçirdi ilk kez. Döndüğünde Emre'yi büyümüş, değişmiş buldum. Orada hiç sorun çıkarmamış. Yemeklerini vaktinde yemiş, çiş kazası yaşanmamış (su geçirmez alezi valizine koyduk yine de), amcasının iki yaşındaki kızı ve 3 aylık bebeğine gayet sıcak davranmış. Kardeşini itip kakıyor ama yeğenine karşı hep sakin ve sabırlıymış.

Bu bir haftanın üç buçuk gününde işe gittim, kalan günlerde ise sadece evde mayıştım, dağıttığımı toplamadan, eski bekar günlerimdeki gibi perişan ama gevşemiş saatler geçirdim. Emre'den köşe bucak sakladığımız dizüstü bilgisayarda Homeland izledim saatlerce. Hiç yemek yapmadım. Yatak toplamadım. Çamaşır makinası çalıştırmadım. Evde acayip bir sükunet ve sakinlik vardı, özlemişim..Eşimin varlığı bile bir baskı yerine göre. Çünkü dağınıklığı pasağını görüp kınayacak biri oluyor o da sonuçta. Belki de ben ev hanımı ve anne olmaya pek yatkın değilim, içselleştiremiyorum bir türlü bu ev işlerini.
bayram çocuğu ; askılar rahatsız etmiş, surat ifadesi ondan sebep böyle




















Tatilin ilk gününde Eren'in hışmına uğrayan akıllı telefonumun ekranı parçalandı ve ikinci kez 500 lira veremedim. Telefonsuzum hala. İtiraf etmeliyim ki rahatlatıcı bir şey bu. İyice yalnız hissetsem bile.

Bir-iki kez  arkadaşlara gitmeye niyetlendiysem de aradıklarım müsait olamadı. Nerede o eski bayramlar, çat kapı gitmeler, komşu muhabbetleri. Şimdi her şey randevu ile. İki lafın belini kırmak için randevulaşmaksa bana göre değil. Muhabbet kendiliğinden olursa güzel. Eren'in site içinde koştururken paldır küldür girdiği bir yazlıkçı hanım ile kahve içtik ve hem meslektaşım hem komşum olmasına rağmen iki yıldır ev ziyareti yap(a)madığımız bir aileye öylesine uğrayıp yaklaşık iki saat takıldık.

görsel şuradan

Evet, özetle bu galiba. Bugünlerde sıcak bir el aramaya gerek yok. Gerek var da ümit yok. Kendini anlatmak veya anlaşılmak uzak bir hayal.

Şu blog da olmasa antidepresanlara bel bağlayacağım; çağımızın felsefesi ''Baş edemiyorsan görmezden gel''i benimsemek zorunda kalacağım diye pek korkuyorum sevgili okuyucu.

Tüm sosyal bağlarımızı isteyerek / istemeyerek kaybettiğimiz bu çağda ''yalnızım'' çığlıkları atmaya hakkımız var mı? İnanın bilmiyorum.

Benzer Yazılar

5 yorum

  1. Bloguna girdikten sonra nerdeyse yazılarının yarısını okumuş buldum kendimi. Bir ben mi bu kadar vasat, bıkkın bir anneyim derken, oh bee tek değilmişim algısı mutlu etti beni. 3 yaşındaki oğlum o kadar yaramaz ve huysuz ki, onsuz aldığım nefeslerde (ki iş yeri buna dahil değil), onsuz mutluluklarımda, insan çocuğundan sıkılır mı yahu! diyerek kendimi sorgularken bana çok iyi geldin aydınlık yüz :)

    YanıtlaSil
  2. Hoş geldin konserve:) Yok yok yalnız değilsin, sen bakma sosyal medyada ''süper anne''lik taslayanlara, Yok birbirimizden farkımız:))

    YanıtlaSil
  3. İşte tam da buna ihtiyacım varmış :) Teşekkür ederim aydınlık yüz :)

    YanıtlaSil
  4. Henüz 2 senedir evli olan ben, işte sırf bundan dolayı şimdilik ailelerin çocuk baskısına karşı çıkıyoruz. Evet, çocuk çok güzel ve mucize gibi bir şey, eve de neşe katıyor ama yeri geliyor 2 gün evi toplamadan oturuyoruz öylece. Çocuk olunca mutlak surette daha temiz olmak gerekecek sanırım :)

    YanıtlaSil
  5. Eninde sonunda olacaksa bir an önce yapın ki bir an önce de büyüsün:) Ne zaman olursa olsun hazırlıksız olacaksınız ve kaos yaşayacaksınız. Nacizane fikrim bu :)

    YanıtlaSil