Film Yorumu ; Küçük Prens

Yazar Çarşamba, Eylül 30, 2015 , ,


 Paramount Pictures France

Tek kelimeyle: BA-YIL-DIM! Üstelik Türkçe seslendirme ile izledim ki nefret ederim orjinal dili duyamamaktan. Haklarını yiyemem, seslendirme çok başarılıydı. Hele görüntüler ve müzik inanılmazdı. Müzisyen koltuğunda Yıldızlar Arası, Arslan Kral, Gladyatör gibi her biri kült filmlerin müziklerini yapan Hans Zimmer oturuyor , mümkün mü kötü olması?


Baştan söyleyeyim bence yedi yaş altı için fazlasıyla karmaşık ve ağır bir film. Diyaloglar ve verilmek istenen mesajları anlamaları zor. Benim oğlum (5 yaş 4 aylık) istemedi gitmeyi. Uçaklar filminde bile yangın sahnelerinden ürkmüş ve çok hoşlanmamıştı sinemada olmaktan.


Film iki öykü üzerinden ilerliyor. Küçük bir kız var, 8 yaşında. Babası onları terk etmiş anladığım kadarıyla (28 eylülde gittim ve o gün okullar açıldı ya, trafiğe takılarak ilk 10 dakikasını kaçırdım). Son derece disiplinli, çok uzun saatler çalışmak zorunda olan ve kızının ünlü bir akademiye girmesini hayat amacı edinmiş bir annesi var. Kızımız her dakikası programlı bir şekilde robot gibi yaşıyor, arkadaşı yok, çocukluğa has hiç bir şey yok yaşantısında. Okula yakın olduğu için bir eve taşınıyorlar. Her yerde örneğini gördüğümüz tek tip , gri, sevimsiz bloklardan oluşan bir siteye. Yalnız hemen bitişikte masal gibi bir ev var. Her yeri çiçekler, ağaçlar ve oyuncağımsı şeylerle dolu, bambaşka bir ruha ait olduğu belli bir ev.


Bu evde yapayalnız ve yaşlı bir adam yaşıyor. Küçük kız ve annesi diğer komşular gibi ihtiyarı görmezden gelmeye karar veriyorlar ama adam gün boyu evde yalnız olan kızla iletişim kurmaya çalışıyor ve bir gün kızın ders çalıştığı masanın üzerine kağıttan bir uçak düşüyor. Küçük Prens'in öyküsünden bir sayfa bu. Kız öyküyle ilgili sorular sormak için yaşlı adamın evine gidiyor ve hep özlemini duyduğu çocukluğuna o evde kavuşuyor.


Meğer bu adam küçük prensle çölde karşılaşan pilotmuş ve kızımıza hikayeyi anlatmaya niyetliymiş. O anlatırken kitabın içine giriyoruz ve prensin masalına dalıyoruz. O sahnelerde sanki her şey kağıttan yapılmış gibi acayip bir teknik kullanılmış, o kadar güzeldi ki, mutlaka görmelisiniz.

 Paramount Pictures France

İkinci yarının sonlarına doğru kızımız prensi bulmak için bir yolculuğa çıkıyor. Sonrası sürpriz bir şekilde ilerliyor. Prensin büyümüş hali üzerinden yetişkin olmak, çocuk olmak, kapitalizm, kendini beğenmişlik , eğitimin insanı nasıl da olduğu yere mıhladığı (bu nokta çok güzel işlenmişti) gibi konular irdeleniyor.


Gökdelenlerde, bilgisayar ekranlarına gömülmüş, tek tip insanlar ; işe yaramayan şeyleri (oyuncaklar, gemiler gibi hobi malzemeleri ) işe yarar şeylere dönüştüren fabrika çok çarpıcıydı.


Kitabın içine girdiğimiz sahnelerin her biri sanat eseri değerindeydi, çok ama çok etkileyiciydi.


Ben şiddetle tavsiye ediyorum.


Eserle ilgili internette gezinirken bence çok önemli şöyle bir ayrıntıya denk geldim: Eserin orjinali çok sade ve basit cümlelerden oluşmasına rağmen Türkçe'ye yapılan çevirilerde oldukça süslü ve felsefik bir dil kullanılmış. Mesela ''evcilleştirmek'' kelimesi orjinal eserde yokmuş. Bu durumdan rahatsız olan Erhan Kayaalp kitabı aslına sadık kalarak tekrar çevirmiş ve Agora kitaplığı tarafından satışa sunulmuş.


Oldukça ayrıntılı bir şekilde bu konuyu irdeleyen yazıyı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:


 Paramount Pictures France

küçük prens Küçük Prens'lere Karşı (büyük-küçük harflerin bir anlamı var)

Benzer Yazılar

18 yorum

  1. animasyon filmlerin türkçe dublajlarını hep beğenmişimdir. küçük prensi de merak ettim. ve sanki son yıllarda animasyon filmlerin kaliteli içerikli biraz bozuldu gibi.

    YanıtlaSil
  2. Sevdiğim kitaplardan biridir Küçük Prens. Hangi kitap olursa olsun, bir kitabın filmi yapıldığında kitap tadı vermese de, filmini izlemek de güzel olabiliyor. Merak ediyordum bu filmi, nasıl acaba diye? Demek ki izlenmesi gereken bir film olmuş. ;)

    YanıtlaSil
  3. Oğlumu götürme bahanesi ile gidip bende izleyeceğim :)

    YanıtlaSil
  4. Selam Elif. Geneldeyorumlar olumsuz ama yazdığın gibi sanırım film direk Küçük Prens ktabından uyarlama değil ki... fırsatım olursa bende izlemek istiyorum.
    Kitabı baş ucu kitabım ve kızımın da kitaplığında olmasını istexiğim kitaplardan biri...
    iyi geceler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlaka olumsuz yorumlar da olacaktır, kendi bakış açımla ben çok beğendim. Bana iyi geldi. Elbette göreceli bir şey film yorumlamak.

      Umarım izlersin.

      Sil
  5. Biliyor musun neredeyse Küçük Prens filmini izlemeyi unutacaktım, geçen gün senin yazına rast gelince birden aklıma dank etti ve bugün hemen gidip izledim sinemada :) yaptığın yorumu okuyunca iyice merakım artmıştı, ve kesinlikle haklıymışsın yazdığın her şeyde:) ben de filme ba-yıl-dım :) sanki bir büyünün içine girmiş gibi izledim.. ve çoğu yerde de gözlerim doldu, çok etkiledi beni.. ayrıca animasyon tekniklerinin, görsellerin kalitesi ve yaratıcılığı da muhteşemdi :) bu filmi her zaman kalbimin bir yerinde saklayacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim vesile olmama. Çok doğru ifade etmişsin,kalpte saklanacak bir film olmuş.İyi geceler.

      Sil
  6. Benim şu sıralar gidip izleyebilmem pek mümkün değil, meraktan öleceğim. Şimdiye kadar da hiç olumsuz yorum okumadım, dublaj konusunda ben çok takıntılıyım özellikle herkes ondaki başarıyı yazmış.
    Şimdilerde herkes bu helikopter ebeveynliğin sıkıntılarının farkında gibi görünüp öyle olmamaya çalıştığını zannediyor, belki bir kez de gerçekten hatta yanlışlarımızın farkında olmak, kendimize itirafta bulunmak için izlenmeli değil mi?
    Güzel yazın için teşekkürler, merakım bir kat daha arttı:)))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yazmıştım :) Ben çok beğenmedim filmi :) Hikayenin ele alınışını, ilk yarıyı ve müzikleri sevdim.. ancak seslendirme benim için oldukça kötüydü. Film benim için ortalama diyebilirim. Ama bu cidden kişisel bir görüş.
      Bence sen de seversin yani Elif gibi :)

      Sil
  7. "Evcilleştirmek" kelimesi orijinal eserde vardır, bkz: "Apprivoiser". Link verdiğiniz makalede süslü çevirilerle ilgili ilginç ve haklı eleştiriler bulunmakla birlikte tamamını otomatikman doğru kabul etmek diğer çevirilere haksızlık olur diye düşünüyorum. Mesela E. Kayaalp "Apprivoiser"i çevirirken "alışmak"ı kullanmış. Kendi tercihidir tabii, ama Fransızcada alışmak anlamına gelen bir sürü başka fiil var. Exupéry'nin özellikle 1. anlamı "evcilleştirmek" olan bir kelimeyi tercih etmesi boşuna olmasa gerek diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acar bey merhaba. Teşekkür ederim yorumunuz için. Fransızca ile hiçbir ilişkim yok ama 'alışmak' ve 'evcilleşmek' oldukça farklı geldi bana. Her iki manaya da geliyor mu o fiil? Linkte anlatılanlar bana anlamlı geldiği için paylaştım ve E. Kayaalp çevirisini aldım.Henüz okuyamadım. Okuyunca yazacağım bloga.

      Sevgiler..

      Sil
  8. Merhabalar :)
    Kendisi bir öğretim üyesi tabii Fransızcaya ben de onun kadar iyi hakim değilim. Ama apprivoiser'in doğrudan sözlükteki karşılığına bakarsak benim gördüğüm kadarıyla tek anlamı "evcilleştirmek". İngilizce çeviride de "tame" kullanılmış mesela. Onun da karşılığı aynı. Diğer dillerde nasıl bilemiyorum ama ilginç bir konu, incelenmesi lazım.
    sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konuyla ilgili bir çok şey söyleyebilirim :) "Apprivoiser" için evcilleştirmek diyelim tamam. Küçük prens tilkiyi "evcilleştirdi" ona da peki. Ama küçük prens birkaç satır ötede "Bir çiçek var... Sanırım beni 'apprivoiser' etti diyor. Küçük prens vahşi miydi de "apprivoiser" oldu ? 25. bölümün sonunda, yazar, küçük prensin artık ellerinin arasından kayıp gitmekte olduğunu hissettiğinde "Biraz da ağlamayı göze almalı, eğer bir şeylere ('apprivoiser' edilmekten ya da olmaktan) kendini alıkoymamışsa insan" diyor. Peki buraları da "evcilleştirme" olarak mı çevirmeliyiz sizce ? Ben 'apprivoiser'nin anlamını tek bir fiilde toplayıp alışmak dedim ki bence kullanılması gereken fiil odur. Zaten İngilizce çevirilerindeki "tame" deyişini de buralara oturtamıyorum. Öte yandan rahmetli Tahsin Saraç'ın 1976'da Adam Yayınları'ndan çıkan Büyük Fransızca-Türkçe Sözlüğü'nün 90. sayfasında "apprivoiser" fiilinin türkçe karşılıkları arasında "evcilleştirme" geçmiyor. Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim :) Kendinize iyi bakın :) Erhan Kayaalp

      Sil
    2. Aman Allahım, Erhan Kayaalp gelmiş! Yorum bırakmış. Çok teşekkürler, ne kadar naziksiniz. Hoşgeldiniz.

      Agora'nın linkteki yazısını okuduktan sonra hemen sizin çevirinizi aldım. Sadeliği ve süsleme yapılmadan çevrilmesini sevdim. 5.5 yaşındaki oğlumla sizin çeviriyi okumak daha kolay geldi. Ellerinize sağlık Erhan Bey.
      ''Apprivoiser'' sanırım tam olarak Türkçe'leştirilemeyecek bir kelime. Yazdıklarınız evcilleştirmek olarak çevrilmesinin pek de doğru olmadığını gösteriyor ama ben ''alışmak'' fiilini de bir okuyucu olarak sıkıntılı buldum. ''Alıştır beni kendine'' cümlesinde, nasıl desem, eksik bir şey var..Orada bir bağlılık , yakınlık kurmak gibi bir anlam var sanki.

      ''Bir mutadı olmalı insanın'' ve ''ağızlık'' yerine kullandığınız kelime (kitap yanımda değil, hatırlayamadım bir türlü) çocuklara okurken açıklaması zor olmuş.

      Büyülü, nefis bir kitap, teşekkür ediyorum size içten çabanız nedeniyle.
      Sevgiler..

      Sil
  9. :) Ben teşekkür ederim yapıcı eleştirileriniz için :) Ben bu kitabı asla bir çocuk kitabı olarak görmediğimden çocuklara açıklaması kolay deyişler bulmak zorunda da hissetmedim kendimi doğrusunu söylemek gerekirse :) "Burunsalık" hatırlayamadığınız kelime. Ben de severek kullandım desem doğru olmaz. "Ağızlık" da bana başka şeyler hatırlatıyor, düşündüm çünkü öyle demeyi, ne var ki Türkçe'de söylemek istediğimle daha iyi örtüşen bir sözcük bulamadım. "Muselière" kelimesine "ağızlık" dediğim an, Türkçe'ye bir darbe de ben vuruyormuşum gibi geldi. "Mutad" kelimesini de "alışkı" dememek için kullandım. 'Her cuma sinemaya gitmek' örneğin. Belli aralıklarla devamlı yapılagelen herhangi bir şey. Avcılar salı günleri dans ederlermiş ya işte. Alışkanlık da değil. Alışmayı zaten 'apprivoiser' için kullandık. 'Burunsalık' ve 'mutad' kelimelerini ben de içime sinerek kullanmadım ama bence yabani bir hayvan, bir insana alışmaz da ne yapar ? 'Apprivoiser' için söylüyorum. 'Evcilleştirmek' yukarda da dediğim gibi sadece tilki kendisi için kullandığında uygun ama bu fiili hem küçük prens, hem de yazar kendileri için de kullanıyorlar. Oralara da 'evcilleştirme' denmez ki. Dün araştırdım da 'apprivoiser' için 'evcilleştirme' karşılığını küçük sözlükler koymuş. Kapsamlı olanlar benimle hemfikir :) Varsa bu konularda bir öneriniz ve benimle paylaşırsanız çok sevinirim. Belki bir dahaki baskısını (yapılırsa tabii) sizin önerileriniz doğrultusunda düzeltir öyle çıkartırız :) 5,5 yaşındaki delikanlıyı kocaman öpün benim yerime. Kendinize çok iyi bakın :) Erhan Kayaalp

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Erhan hocam çok teşekkürler. Bu konuda düşüneceğim ancak bazı kelimeleri ne kadar istesek de Türkçe'leştiremiyoruz galiba :(( Çocukları mutlaka düşünmek lazım çünkü neredeyse bütün okullardaki okuma listelerinde var Küçük Prens.

      Sil
  10. Bazı kelimeleri Türkçe'leştiremediğimiz gibi bazı kelimeleri de Fransızca'laştıramayız, çok doğal bu :) Bkz önsözümün ilk cümlesi: "Çeviri ihanettir" :D Yavrucuklar da bilinmeyen kelimelerin listesini çıkartıp araştırıversinler bir zahmet :) Ben ilkokuldayken az sözlük karıştırmadım. Orta birdeyken Türkçe dersi olduğu günler Istanbul Telefon Rehberi boyutlarında bir sözlükle gitmek zorundaydık okula. Şimdilerde sayfa karıştırmak yerine bir düğmeye basmak yetiyor üstelik. Dünya açılıyor önlerinde.

    İlginize sonsuz teşekkür ediyorum. 5.5 yaşındaki genç arkadaşım bir gün fransızca öğrenmek isterse haberim olsun :) Belki gün gelir Küçük Prens'i orijinalinden okur; işte o zaman hak verir bana. Kendinize çok iyi bakın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de size çok teşekkür ederim, umarım bir gün tanışırız yüz yüze. Sevgiler.

      Sil