Neva; Saç-Baş Yolmak İstersen Oku

Yazar Salı, Mayıs 05, 2015


neva film

Efendim Ilgın isimli bir gencimiz var. Babası doktor, annesi eğitimli bir kadın, İzmir'de doğup büyümüş pırıl pırıl bir genç. Kitap bu arkadaşımızın lise hayatı ile başlıyor. Bir de grupları var hep aynı kafada olan. Kitabın yarısına kadar lise muhabbetleri, üniversite hayallerini okuyoruz. Yer yer oldukça komik olsa da biz yaştakiler için sıkıcı biraz. Çoğunlukla ''abazan'' muhabbeti, kadın-kız meseleleri vs.

Ilgın ve arkadaşları İstanbul'da üniversiteye başlıyor. Ilgın tıpta, diğerleri Boğaziçi'nde. Gencimiz önce bir afallıyor, sadece köy ve kasaba çocukları tıp okuyor çünkü. Boğaziçi grubu ile kendi sınıfı arasında uçurum var her açıdan.

Üniversitede arabası olan ender çocuklardan biri. Biraz ev, biraz Boğaziçi, biraz yurt hayatı derken 6 yıl bitiyor. Bu yıllar boyunca bir sürü şey olsa da temel konu hep aynı: Ne zaman bir kız arkadaşım olacak? İzmir'li, eli yüzü düzgün, üstelik paralı olan Ilgın bir türlü aşık olamıyor. Büyük bir hevesle ''perim'' diyeceği kızı bekliyor. Bu arada eski grubuyla küsüyor çünkü Ilgın'la yaz boyu platonik takılan bir kız kısa bir süre sonra gruptan başka bir çocukla çıkmaya başlıyor. Ilgın kendini aldatılmış hissediyor çünkü grup arkadaşları olayın farkında.

Son sınıflara doğru Ilgın'ın da talihi dönmeye başlıyor. Bir sürü kız arkadaşı oluyor. Hele tıbbı bitirdikten sonra adeta koleksiyonerliğe soyunuyor. Esmeri, kumralı, zengini, fakiri kimi bulursa birlikte oluyor .

Tıpta Uzmanlık Sınavı'nı kazanıp Ankara'ya yerleşen Ilgın , bir gün hastanede genç bir öğrenci kıza rastlıyor. Kız hayallerin de ötesinde güzel. Bembeyaz bir ten, kocaman yemyeşil gözler, kestane rengi parlak uzun saçlar ile gerçekten bir peri sanki.Ilgın anında çarpılıyor ve kızın peşine düşüyor. Türlü jestler ve hoşluklarla kısa zamanda kalbini kazanıyor Neva'nın.

2013'de filmi de yapılmış, oyuncu seçimi mükemmel bence.

Neva henüz 4. sınıf öğrencisi. 20 yaşında. Keman çalıyor. Ege'li sıradan bir ailenin kızı. Son derece naif, duygusal, her an ağlamaya hazır, aşık olmaya dünden razı, tertemiz, melek denecek bir kız. Ilgın'ın ömrünce beklediği perinin ta kendisi.

İkisinin de ayakları yerden kesiliyor mutluluktan. İflah olmaz bir obur olan Ilgın'ın iki derdi var hayatta; biri yemek diğeri aşık olmak. Aşk kısmını halleden Ilgın ,Neva ile o restoran senin, bu kafe-bar benim gece gündüz geziyor. Sinema, tiyatro, konser hiç bir etkinliği kaçırmıyor, iyi de para harcıyorlar.

Rüya neden mi bitiyor? Efendim, saf kızımız Neva sevdiğine hayatını adamış her salak genç kızın yaptığı gibi Ilgın'a fotoğraf albümünü gösteriyor. Ilgın bir bakıyor ki birkaç resimde Neva değişik erkeklerle oldukça samimi ve rahat pozlar vermiş. Üstelik adamlardan biri Neva'nın yanına bile yaklaşamayacak bir tip, tam bir serseri. Başlıyor Neva'yı sorgulamaya: Benden önce hayatında kimler oldu ve onlarla ne yaşadın ?

Kızcağız beş isim sayıyor, ikisi ile aynı odada uyumuş ama aralarında öpüşme dahi olmamış. Sevildiğinden yüzde bin emin ya bütün ayrıntıları anlatıyor. O dakikadan, Neva'nın artık dayanamayarak intihar ettiği ana kadar, bir ahlak abidesi olan yağız Türk delikanlısı kızın emdiği sütü burnundan getiriyor. ''Nasıl yaptın, hiç tanımadığın adamla nasıl aynı odada uyudun, anne-baban seni okumaya göndermişken sen nasıl acayip adamlarla takıldın'' tarzı onlarca soru ile yıllarca beklediği perinin ışığını günden güne söndürüyor hiç acımadan. Sonra pişman oluyor , özür diliyor, ayaklarına kapanıyor Neva'nın. ''Affet beni, ben eşeğin tekiyim'' diyor vs.

Ağır Kezban kızımız Neva, ''Sen kim oluyorsun da bana bu eziyeti yapıyorsun, senin geçmişini ben dert etmezken nedir bu çifte standart'' demiyor. Az gelişmiş coğrafyada doğmuş her dişi gibi, iyi bir koca bulup ,iki çocuk doğurmazsa varoluş amacına ulaşılmamış sayılacağından, habire ağlıyor. ''Ama aşkım, minik kuşum, koca yürekli yakışıklı erkeğim'' diye başlayan cümlelerle adama yalvarıp duruyor.

Neyse efendim, Ilgın Neva'dan vazgeçemiyor, romantik planlarla, çilek kasesi içine saklanan tek taş pırlantalarla söz kesiliyor, evlilik hazırlıkları başlıyor. Eşyalar alınıyor, koltuklar kaplanıyor. Bu arada erkeğimizin takıntıları tavan yapıyor. Hatta psikiyatriste gidiyor. Psikiyatrist söylenebilecek her şeyi söylüyor; diyor ki ''17 yaşında yaptığı bir-iki masum hareketle nasıl karar verirsin kız hakkında? İnsanları ''an''larla değerlendirmemeli''. Peki Ilgın ne diyor? Aynen kitaptan yazıyorum:

''O an benim benim, Neva'nın ve ailelerimizin mutluluğundan hatta Neva'nın ve benim hayatımdan da..Hatta benim için dünyadaki her şeyden ve herkesten daha önemlidir''

Sonra ne mi oluyor? Yeni boyanmış evlerinin salonunda Ilgın, Neva'ya evlenmekten vazgeçtiğini açıklıyor. Neva pencereyi açıp atlıyor ve ölüyor. Adam da günah çıkarmak için bu kitabı yazıyor.

Başka sözüm yok sayın yargıç.




Benzer Yazılar

2 yorum

  1. Lise muhabbeti falan deyince nereye varacak bu işin sonu derken hiç olmamış ama sonu aaaa modunda kaldım :(

    YanıtlaSil