Yazar
sevgili günlük
Çarşamba, Aralık 31, 2014
ordan burdan
-Kilo verilecek, göbek kaybedilecek, düzenli olarak yoga yapmanın yolu aranacak, un ve şeker minimuma indirilecek
-Cilt bakımı ve masaj yaptırılacak.
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Pazartesi, Aralık 29, 2014
annelik
Canı yanan yavrusunun gözlerinden akan yağmur gibi yaşları görüp her damla yüreğine kızgın yağ gibi damlarken mi?
Acısını biraz dindirmek için komiklikler yapmaya çalışırken , ellemesin diye uğraştığın ne varsa önüne yığarken mi?
Benzer Yazılar
Bundan daha büyük bir mutluluk var mı? Birisi hem de yüz yüze tanışmadığım biri beni düşünmüş, kendi el yazısı ile güzel dileklerini yazmış, harika bir kitap, çok şirin minik bir defter, kalem ve sıcak çikolata koymuş.
Sevgili Esra, 5 yıldır ne bloglar gezdim, ne yazarlar tanıdım, ne yorumlar yaptım özene bezene, ilk kez biri ile gerçek, somut bir bağlantım oldu. Yabancı dostların dediği gibi '' You made my day'' . Çok teşekkür ederim.
Benzer Yazılar
Orjinal ismi '' The Rewrite'' , Türkçesi ''yeniden yazım'' olan bir filmin adını çapkın profesör olarak uyarlayanlara ne desem? Bu filmin hedef kitlesi kesinlikle 30 ve üstü yaşta olanlar. Oysa ismi ne kadar yanıltıcı. Salonda dört tane lise öğrencisi vardı ve çok sıkıldılar, bıdı bıdı konuşarak benim canımı da çok sıktılar.
Benzer Yazılar
İsmini hiç duymadığım bir yazardan, Barış Bıçakçı'dan olağanüstü bir roman. Tıpkısının aynısı, Kürk Mantolu Madonna tadı verdi bana. Sıradan, basit insanların sıradışı öyküsünü anlatan çok etkileyici bir eser. Bir arkadaş önerisi ile karşıma çıkan bu kitap , benim hiç duymadığım ve bilsem ne kadar çok seveceğim böyle nice yapıtlar olduğunu düşündürüp kederlendiriyor beni. Üstelik
filmi çekilmiş 2011'de. Oyuncu seçimi gayet başarılı duruyor, henüz izlememiş olsam da.
Ayrıca kitaptan şöyle bir kazancım oldu; ömrümde ilk kez ingilizce bir şarkıyı ilk dinlediğimde çok sevdim: Lets Pretend. Söyleyen grup: Tindersticks. Gelelim kitabımıza:
Ender ve Çetin isimli, 30'ların ortasında iki erkek aynı evi paylaşıyor. Gay değiller ama keşke olsalarmış çünkü 75 yıl aynı yastığa baş koysalar bile birbirini bu kadar tamamlayan herhangi bir heteroseksüel çift olacağına kesinlikle inanmıyorum. İki adamın ilişkisi için kullanılacak tek söz öbeği var : Ruh eşleri.
İşin içine genç bir kızın girmesi ile hayatlarında açılan garip sayfa kitabın ana eksenini oluşturuyor. Öyküde çok şaşırtan, sürprizli taraflar yok ama yazarın anlatım dili mükemmel bir sadelik barındırıyor.
Ben susayım, Barış Bıçakçı konuşsun:
''...ama bu bir aşk şarkısıydı, mutlulukla mutsuzluğu aynı tepside sunuyordu.''
''Dört kişilik yemek masasında komşu kenarlarda oturan iki kişi böyle birkaç saniye bakışınca ne olur? Şu olur: Bu iki kişi kendilerini diğerlerinden yalıtır. Canlılığın ilk ve temel aşamasının kendini çevreden yalıtan hücrenin ortaya çıkışının olduğunu biyoloji söylüyor ; her türlü sıcak insan ilişkisinin aşağı yukarı aynı şeyi yaptığını da ben söylüyorum.Seninle ben de böyleyiz. Kimsenin anlayamayacağı bir dilimiz var. ''
''Aşıklar böyledir işte Nihal'ciğim, kısacık bir anı bütün ömürlerine yaymak isterler.''
''..masada yalnız başına oturan Nihal'i dansa kaldıran çocuğa ne demeli! Ne acayip şey, ilgilenmiyormuş gibi yaptık ama bir yandan mutaassıp aile büyükleri gibi bakıyorduk, çocuğun eli Nihal'in neresinde, vücutları birbirine ne kadar yakın, ah hayat bize böyle ne yaptın!''
'' O ayrılık öncesi konuşmalarının iç burkucu tarafı: Birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi, ne kadar çok özleyeceğimizi sözcüklere dökerken, ''Ölmeyeceksin, yaşayacaksın'' diye kandırılan hastalara benziyorduk ''
''Sonra birden lise günlerine dönüş. Ah dostum, bunun için seviyorum işte seni, ikimiz de hayatımızın aynı yerinde kalakaldık diye! ''
''Seninle konuşmalarımızın özel grameri: Hemen hemen her cümle ''Hatırlıyor musun'' sorusuyla biter, ortak geçmişimizin g'si büyük yazılır, eylemlerimizin kip daima güzel geçmiş zamandır ve Çetin ile Ender'i bağlayan bağlaçlar saymakla bitmez.''
''Sezgileri, suya eğilen ceylanların kulakları gibi işleyen sevgili dostum! ''
''Yalnızca insanların değil mekanların da beni heyecanlandırdığını, duygulandırdığını anlamıştım oralarda. Gençken insanların peşinde aptal gibi koşturup durursun. Sonra bir şey olur , vazgeçersin, kendini şehrin dinlendirici, teselli edici, şefkatli kollarına bırakırsın : Eski evler, ağaçlı sokaklar, yüksek tavanlı kahvehaneler, çay bahçeleri, parklar, eski berber dükkanları ve mavi doğramalı camekanlarında insanın alıp koynuna sokmak istediği ekmekleri sergileyen fırınlar..'' (Burası sanki beni anlatmış!)
''Reşit, ömür denen şeyin tedricen yaşanmadığını söylerdi. Gerçekten öyle, herşey birden bire oluyor. Küçük bir çocukken birdenbire, ilaçlarını plastik bir margarin kabında saklayan bir ihtiyar oluveriyorsun.''
''Oysa Batı dünyası, 'tasarruf etmek' eğilimi ile birlikte 'yaşamak' fikrinin de üzerine kurulmuştu. Yaşamamayı bir halt sanan biz mistik Doğulular hiç bir şeyin peşinden gitmiyorduk, kahır çekiyorduk, ekşiyorduk.''
''Yaşayanların kavramları olurdu, yaşamayanların yasakları, suçları, günahları.''
''..yıldızlarla ,hayallerle süslü bir yatağın değil, kadın olmanın saldırıya, talana açık bahçesi içinde, saçları dağılmış, kollarını iki yana açmış uyuyordu. Keşke yanımızda olsaydı ! Yanımızda olsaydı! '' (Kürtaj yaptıran Nihal sevgilisinin evinde dinleniyorken yazılıyor bunları)
Benzer Yazılar
Okumaya olan hastalıklı düşkünlüğüm beni tanıyan herkesin malumu. Patolojik buluyorum bazen bu alışkanlığımı çünkü şizofrenik haller içindeyim a dostlar. Roman kahramanlarını gerçek sanıyorum, Keramet Mumi Keşke Memiş Efendi, Elif Şafak'ın hangi romanındaydı hatırlayamadım diye üzülüyorum kaç gündür biliyor musunuz? Yeri gelmişken kendisinden çok güzel bir söz demeti paylaşayım ve google'a teşekkürlerimi sunayım :
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Pazartesi, Aralık 15, 2014
ordan burdan
Yeni bir evim ve yeni bir işim oldu bu yıl benim. İkisi için de planlarım var. Henüz ne yapacağımı netleştirmedim ama değişmesini istediğim şeyler var ev ve işle ilgili.
Ev konusunda yıllardır aynı dilemmayı yaşıyorum. Ne kadar kalacağımızı bilmediğimiz evlere yatırım yapmak ile öğrenci evi havasında yaşamak arasında kalıyorum. Önceliğim olmadı hiç ev meselesi. Artık olsun istiyorum çünkü evimde huzur bulmaya şiddetle ihtiyacım var. Yapılacaklar listesinin hiç eksilmediği bir hayat yoruyor beni. Kapıyı açtığım andan itibaren iyi şeyler hissetmek, yerleşmek ve benimsemek istiyorum yaşadığım evi. Evimizin pek çok avantajı olsa da içime sinmeyen yanları var, belki değiştiririz kim bilir?
Benzer Yazılar
Bodrum'da kış var bir haftadır. Sürekli yağmur yağıyor, iyi tarafı şömineyi yakıyoruz, kötü tarafı erkenden karanlık oluyor, Emre'yi alıp eve gidene kadar sanki evden çok uzun süre uzak kalmışım hissine kapılıyorum. Sonuç: Eren'le ilgili derin bir suçluluk.. Çalışan annenin kaderi.
Benzer Yazılar
Aralık bütün dünyada en çok alış veriş yapılan ay olabilir mi? Bizim kültürümüzde yok diyemeyiz artık, yer gök Yılbaşı teması ile bezeli her ilde ve hatta ilçede. Bodrum'da yaşayan yabancı nüfusun fazlalığı bizi daha da yakın kılıyor bu geleneğe. Benim büyük ailemde ve kendi çekirdek ailemde yılbaşı kutlama kavramı yok ama hediye almayı ve vermeyi çok sevdiğimden ilk kez bu yıl hediye alış verişi yapacağım.
Hoşuma giden bir kaç örneği paylaşmak istiyorum:
|
www.ibeking.com |
|
www.secdus.com |
|
www.secdus.com |
|
www.secdus.com |
|
www.ibeking.com |
|
www.ibeking.com |
|
www.ibeking.com |
|
www.ibeking.com |
Çocuklar için harika hediyeler https://esatis.tubitak.gov.tr/ de. Sol taraftan yaş grubunu seçebiliyorsunuz. Fiyatlar gayet makul. Benim oğlum da oyuncak aldığı zaman çok daha mutlu görünüyor ama en sevdiği oyuncakla oynama süresinin bir gün olduğunu düşününce ,tekrar tekrar okuyacağım bir kitaba para vermeyi daha mantıklı buluyorum. Görselleri ve metinleri çok cazip, fiyatlar makul, daha ne olsun?
Yine tübitak yayınlarının ana sayfasından meraklı minik aboneliği satın almak da çok değerli olabilir 3-6 yaş grubu için.12 ay boyunca mutluluk garanti.
Kişiye özel gömlek, küllük, battaniye gibi pek çok seçenek ise
burda:
|
Kişiye özel doğum günü takvimi |
Sipariş vermeden önce yorumları okumanızı tavsiye ederim.
Benim çok sevdiğim duvar takvimleri de şık bir hediye. Özel günleri not etmek için çok faydalı buluyorum:
|
http://www.dunyastore.com/index.php |
D&R'ın web sayfasında birçok örnek bulmak mümkün, hediye etmek için.
Favorim dağlar temalı duvar takvimi;
Bakterili kupa iyi fikir :)
|
www.hediyesepeti.com |
Hediye bahane, sevgiyi ifade etmek ve sevildiğini duymak şahane. Dostlarımız sağ olsun yeter. Sadece var olduklarını bilmek bana hayatın en büyük hediyesi. Yine de bir takvime veya kupaya hayır demem :)
Benzer Yazılar
Bazen ufacık bir şey sembolü oluyor ''olduramadıklarımın''..Boşa kürek çekişlerin, umutsuzluğun ve kederin. ''Amannn boşver '' denemeyen anların. Kaybeden olarak doğmanın. Olmayacakların.
Affetmeye çalışmaktan, empati yapmaktan, nefretle merhamet arasında gidip gelmekten, ''Çok şanslıyım ve çok şanssızım'' cümlelerini iki yüzlü bir madalyon gibi boynumda taşımaktan ve geçmek zorunda olduğum en temel eşiği 37 yaşıma 5 ay kala hala geçememiş olmaktan yorgunum..
Benzer Yazılar
Yeni okuduğum Fi'nin ardından derin düşüncelere daldım sevgili günlük. Hatta dün gece çocuklar uyurken beşte uyandım. Bir daha da uyuyamadım. Yine Leyla'yım bugün.
Kitap diyor ki her insan bir tohumdur ve bir şey olmak üzere yaratılmıştır. Yaşamını gündelik telaşların istilasından arındırabilenler farkeder sadece potansiyelini. Çok doğru. Ah bu gündelik telaşlar. Duyguların büyüsünü yok edip posasını bırakan ve betona çarpan bir vücut gibi gerçekliğe çarpmanızı sağlayan bir sürü gereksiz ayrıntı..Temizlemesi, toplaması dert koca evler için yıllarca ödenen krediler, alırken pek ışıltılı görünen ,eve gelince dolaplarda yer işgal etmekten başka işe yaramayan tonlarca giysi, ayakkabı, aksesuar, ayağa dolanan oyuncak yığınları, her ay kredi kartı ekstresini şişiren toksik, endüstriyel gıdalar ve tüm bunlar için yaşayacağın tek ömrü sekiz-altı çalıştığın bir işle heba etmek.
Benzer Yazılar
Botokslu dudakları, bembeyaz porselen dişleri, neredeyse tek elden çıktığını düşündüğüm tipik ''estetikli burnu'' ile Azra Kohen böyle bir kitap yazacak biri gibi durmuyor hiç. Radyo-televizyon mezunu, bir çocuk annesiymiş ve Boğaziçi üniversitesinde psikoloji master'ı yapmış. Bir röpörtajda Fi'nin nasıl ortaya çıktığını soran kişiye şöyle bir yanıt vermiş:
''Çaresizlik ve ihtiyaç. Çaresizlikten doğdu Fi. İzlemek zorunda bırakıldığım adaletsizliği engelleyebilmek için o kadar çaresizdim ki nerdeyse savaşa girecektim ve sonunda savaştığım o iğrenç şeye dönüşüp kesinlikle kaybedecektim çünkü savaşlar savaşılarak kazanılmıyor, malesef o kadar kolay değil ve ihtiyaçla büyüdü Fi çünkü yazdıkça bir terapi gibi onardım kendimi.''
Benzer Yazılar