Yazar
sevgili günlük
Pazartesi, Aralık 20, 2010
ordan burdan
Bugün ilk kez bebekli bir aile olmak ne demekmiş anladık.Kuzucuk artık emzirme odalarında memeye yapışmıyor,başka anneler ve bebekler varsa onlara yoksa odadaki ışıklara,resimlere vs. takılıyor ve bir tutup bir bırakarak beni fıtık ediyor.Algıları o kadar açıldı ki her türlü kımıltıya/vızıltıya tepki veriyor.Hal bu iken karnını doyuramamış olduk ve Real'den yeni aldığımız mamayı Starbucks fincanı içinde hazırlamaya koyuldum ama onu da beğenmedi.Yandaki Özsüt'den alınan sütlaçdan birkaç tatlı kaşığı yedi neyse ki.Bu arada biz yaklaşık bir saattir kendisi ile meşgul,aç sefil oğlanı doyurma derdine düşmüşüz.Kendimize de birşeyler alıp midemizi yatıştıraım dedik ama ancak yarısına kadar içebildik kahveleri.Sonra da zaten uykusu geldi,mızıltılar başladı,pusette de uyumadığından koştur koştur eve geldik.
Dün de bir ilk yaşadık ama güzel bir ilkti bu seferki.7 ay sonra ilk kez eşimle bebeksiz alışverişe gittik.Yanımızda kuzunun eşyeları,çantası,oyuncakları olmadan elimizi kolumuzu sallaya sallaya dolaştık.Allah'ım bu ne büyük bir mutlulukmuş unutmuşum!En önemlisi dikkatimiz sadece kendimize ve vitrinlere aitti.Üşüyor mu -sıcaklıyor mu-uykusu mu geldi-canı mı sıkıldı-emziği nerde-askısı yoksa yere atar mı-askısı varsa sağa sola sürünüyor mu şeklinde uzayıp giden sayısız soru olmadan sadece kendimiz vardık.Toplam 2 saat süren bu gezinti beni epey idare eder diye umuyorum.Eder di mi?
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Cumartesi, Aralık 18, 2010
ordan burdan
Evet bu anne de nihayet bir oh çekti derinden.Oh be,dünya varmış!!Tam 7 ay 5 gün sonra (tamı tamına 215 gün yapıyor) bebeksiz sokağa çıktım,koşa koşa dönme telaşı olmadan.Kuaföre gidip saçlarımı kestirdim.Uyanıp emen kuzuyu emin ellere bırakıp öylesine oyalandım evin içinde,nette gezindim ve cok mutlu oldum.
Benden başka birilerinin de kuzuyu besleyebildiğini,oyalayabildiğini gördüm ve oğlumu özlemeye de ihtiyacım olduğunu farkettim.
Biz zamane anneleri her konuda çıtamızı o kadar yüksek tutuyoruz ki kimsenin çocuklarımıza layıkı ile bakabileceğine inanmıyoruz.Oysa 7/24 süren bu mesai çok yorucu ve bunaltıcı olabiliyor.Biraz ara vermek bana çok iyi geldi vesselam.
Sradaki hedefim şu pek sözü edilen ''Av Mevsimi'' filmini izlemeye gitmek.Olacak mı bakalım?
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Çarşamba, Aralık 15, 2010
ordan burdan
Murathan Mungan'ın hangi kitabında geçtiğini hatırlamasam da çok sevdiğim bir cümlesi vardır:
'
'Gün oldu bir yabancının bakışları ile uçurumun kenarından döndük''
Doğum sonrası daha da sık aklıma geliyor bu cümle.Tanıdığınız ,ait olduğunuz hayat ve o hayatın içindeki kişiler etrafınızdan çekiliyor ve kapı ağzında selamlaşmaktan öte ilişkinizin olmadığı bir komşunun evinde içilen bir fincan kahve size devam edebilme gücü veriyor.Yaşamın her ne olursa olsun aktığını,insanların giyinip süslendiğini,konsere/gezmeye gittiğini hatırlatıyor.
O komşu bir fincan kahvenin nelere kadir olduğunu ve minnetinizin büyüklüğünü hiç bilmiyor oysa.Kenarına geldiğiniz eşikten dönmenize vesile olduğunu da...
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Pazartesi, Aralık 13, 2010
emre büyüyor
Ne çok şey oldu bu ay..Altıncı aydan sonra herşey nasıl da birden değişti.Emmek ,uyumak ve altını değiştirmek üçgeninde geçen altı aydan sonra hayatımızda ön plana geçen artık seni oyalamak oluverdi.Algıların öyle açıldı ki şaşıp kalıyorum.Bugün seni emzirmek için misafirlerin gitmesini bekliyordum ama sen kucağımda yüzüme bakıp gülerek göğsüme doğru yüzünü bastırınca üstüste birkaç kez anladım ki beklememem gerekiyor.Seni emzirmem için bana şirinlik yapıyordun resmen.
Yeni tatlar konusunda hiç fena sayılmazsın.Sebze pürelerini sevmedin.Bol miktarda yoğurtla karıştırınca alıyorsun birkaç kaşık.Meyvelere de çok hevesli değilsin.Muhallebiler favorin.Buna da şükür.
25 kasım cumartesi akşamı ilk dişini farkettim.Sol alt dişin çıktı ilk olarak.Tam bir hafta sonra da baban yine cumartesi sabahı sağdakinin de uç verdiğini gördü.O günden beri gece uykuların bozuk.Saat başı,bazen iki saatte bir uyanıyorsun.Odana yer yatağı seriyorum kendime.
Yaklaşık bir haftadır kendi kendine oturuyorsun ve eline aldığın ıvır-zıvırla oyalanabiliyorsun.En sevdiğin oyuncak diye bişey yok,ağzına sokabildiğin herşeyi seviyorsun.Park yatağının kenarına takılan müzik kutusu benzeri pilli bir alet var.Onun düğmelerine bile basabiliyorsun.
Seni uyutmak uzun sürdüğünde ve sıkılmaya başladığımda şöyle bir ninni söylüyorum;çabucak büyüyeceğini kendime hatırlatmak için..
''yıllar böyle geçermiş
kuzucuk kocaman olurmuş
kuzucuk kocaman olunca
annesi bebeğini özlermiş.''
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Cumartesi, Aralık 11, 2010
Seni benden başka kimse uyutsun istemiyorum, kimse yedirsin istemiyorum.Çok mantıksız biliyorum ama dün eve geldim ve bir başkasının elinden muhallebi yediğini gördüm; içim cız etti.Ben daha senin bir adın olmasına alışamadım!Sen benim bebeğimsin işte o kadar..
Ah keşke bu kadar sevmek garantisi olsa birşeylerin.Hep birbirimize bağlı olacağımızın,iyi anlaşacağımızın mesela.Ne oluyor da bu kadar saf bir sevginin sonrası düş kırıklıklarıyla dolup taşıyor?
Canım benim,kuzum.Hep sağlıkla,keyifle ,mutlulukla dolu olsun hayatın.Ne kötüler uğrasın yanına ne kötülükler..
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Cuma, Aralık 03, 2010
uyku
Sen misin geç uyuma sorunumuz çözüldü diye aleme ilan eden?Bu akşam aldım boyumun ölçüsünü.Sekiz gibi uyuyan minik sekiz buçuk gibi mızırdanınca emzirmek için aldım.Emdi beyefendi ve birden oturuverdi kucağımda,bakışlar cin gibi.Sanki saatlerdir uyuyor.''Tamam'' dedim ''Bittim ben''.Herşey başa dönüyor.Şimdi on ikiye kadar oturacak bizimle,sabah da ona kadar uyur.Gene de ''Allah'tan ümit kesilmez'' diyip emzik-pışpış ikilisine sarıldım.Pek uyuyacak gibi görünmese de itiraz da etmedi.Bir on dakika kadar pışpıştan sonra gözler kapandı ama dalmadı.Bir saate yakın böyle devam ettik.Yatağa koyuyorum ayılıyor,alıyorum dalıyor.Sinirlerim bozuldu.Evde de misafir var,Allahtan yabancı değil..
Sonuçta uyumaya devam etti zor da olsa ;ben de bir dahiliye sözlüsü atlatmışım gibi başağrısına yakalandım.Zor bu uyku meselesi zor,bir kez daha anladım.
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Cuma, Aralık 03, 2010
Bu ara nurturia'da
hararetli bir tartışma dönüyor.Özetle Türk olmayan anne-babaların çocuklarını nasıl farklı yetiştirdiklerini ,bu sayede bizler gibi çocuk 10 yaşına gelene kadar hayatlarından vazgeçmediklerini tartışıyoruz.Ben de şöyle bir anektodla dahiloldum:
4 yaşındaki yeğenimle Almanya'dan gelip Türkiye'ye yerleşmiş bir Alman komşumuza gittik.TV nin önüne süs olsun diye maket arabalar vs. konmuş.Yeğenim onlara ve evdeki bilumum süs eşyalarına dokunmak istedi.Kadının öyle kararlı bir ''hayır'' deyişi vardı ki normalde asla zaptedemediğimiz çocuk o evdeki hiçbir eşyaya dokunmadı.Kadın da kalktı bir torba dolusu tahta lego getirip koydu önüne ve o rahat biz rahat çocuk mutlu oturup kalktık.Bunun neresi yanlış?Biz olsak HAYIR dersek ayıp olur diye gıkımızı çıkarmazdık,anne çocuğun peşinde dolanır,ev sahibiyle iki laf edemez ,çocuk giderek arsızlaşır ve apar topar kalkılırdı.Daha neyi tartışıyoruz?
Benim vardığım sonuç bizlerin genetik kodlarında çocuğa sınır koyma kavramının olmadığı.Kendi adıma bu konuda çok başarısızım.Henüz 6 aylık olsa da oğlum, istikbalimi hiç parlak görmüyorum.İşin teorisini ne kadar iyi bilsem de kitap üstüne kitap devirsem de pratiğe gelince annemden/anneannemden devraldığım ''yavrum benim kıyamam ben sana'' yaklaşımı baskın geliyor.Kıyamamak dediğimiz şeyin de pekala zayıflık olduğunun farkında olmam da cabası.
Ne olacak halimiz sevgili okurlar?Bilen varsa söyleyebilir mi lütfen?
Benzer Yazılar
Yazar
sevgili günlük
Perşembe, Aralık 02, 2010
İlk 3 ay kuzunun sadece emme saatleri belliydi; 2.5-3 saatte bir.O sıralar 7-8 aylık bebekleri olan annelerin ''UYKU SAATİ geldi'' gibi cümlelerini gıpta ile dinlerdim.Dördüncü ay başlarında bir de baktım ki bizim de uyku saatlerimiz olmuş ;uyandıktan 1.5-2 saat sonra uyumak istiyor minik.''Oh be'' dedim ''oluyormuş hakikaten''.Sabah erken uyanan oğlum gün boyu bu ritimle devam ediyor akşamları da erkenden uykuya çekiliyordu hatta o sıralar kalmaya gittiğimiz annemlerde eş dost çocuk sevmeye geliyor,uyansın diye bekliyor,uyanmayınca biz biraz mahcup bile oluyorduk.Eve dönüş sonrası sanırım yol yorgunluğu ile kuzucuk sabah dokuz buçuğa kadar uyudu ve böylece ritim bozulmuş oldu.Bir de baktım ki sabahları dokuz bazen ona kadar uyuyoruz geceleri de onbir-onikiyi buluyoruz.Açıkçası sabahın köründe kalkmamak güzel geliyordu bana da.Gece on ikiye kadar ayakta duran çocuk sabah altıya kadar uyuyorsa hele değmeyin keyfime!Bazı günlerde yine erken kalkıyorduk ama erken yatamıyorduk bir türlü.Saat on-onbir olunca ben uyutma çalışmalarına başlıyordum ve bir saati aşan bu çalışmalar sinirlerimi fena halde geriyordu
Aynı zamanda iş arkadaşım olan ve sanıyorum ki artık emzirme ve uyku danışmanlığı sertifikası almaya hak kazanmış bir arkadaşım mailinde şunları tavsiye etti:
-Sabahları mutlaka erken uyandırılmalı (tercihen yedi,en geç sekizde)
-Gece uykusuna yatırılmadan önce en az dört saattir uyumuyor olmalı
Eh,gayet mantıklı tabi öneriler ama benim kuzu alışmış 3 saatlik döngüler halinde uyumaya.Beni bir sıkıntıdır aldı.Oldum olası uyuyan bir insanı -kim olursa olsun- uyandırmaktan nefret ederim.Uykusu gelmiş bir bebeği uyanık tutmaya çalışmak zaten tam bir eziyet ;bebek için de anne için de.
Erken uyanma işini şöyle hallettik ; gece geç yatınca sabah altı-yedi arası emmek için uyanan kuzuyu fazla rehavete kapılmadan alıp hemen salona indirdim.Henüz gayet sınırlı sayı ve çeşitlilikteki oyuncaklarını önüne koydum,çok da zorlanmadı ayılmakta.Asıl zor olan akşamüstü uyanık tutmak oldu.Saat dört oldu mu bebişten önce benim içim sıkışmaya başlıyordu.Beş buçuk gibi uyku mızırdanmaları başlayınca adeta sınava girecek öğrenciler gibi midemde burkulmalar hissediyordum.Gel gelelim kararlı bir anneye hangi güç engel olabilir?Ona da şöyle bir çözüm buldum bir-iki gün sonra; kuzuyu
slinge koyarsın atarsın kendini sokaklara,bir saat kadar oyalanmaya çalışırsın,eve döndüğünde de yavaş yavaş uyku hazırlığına başlarsın.Bazen 15 dk daha kazanayım diye banyo yaptırıyordum mesela.Böyle süren bir haftanın ardından bir de baktık ki minik yedi buçuk sekiz gibi uyumuş bütün akşam da anne-babaya kalmış!Kesintisiz olmasa da uykusu ayılmadan devam edebildi uyumaya o günden beri.
Anne olmak da zor bebek olmak da. İyi ki diğer anneler var.Bu vesileyle sevgili arkadaşıma da teşekkürümü etmiş olayım.
Benzer Yazılar